Verem Konulu Konferans
Verem Konulu Konferans

Süreyyapaşa Hastanesi Klinik Şefi Doç. Dr. Turan Karagöz, Türkiye'de 10 milyon kişinin verem mikrobu taşıdığını belirterek, her yıl 30 bin kişinin vereme yakalandığını söyledi.
Sakarya Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu tarafından Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 'Verem' konulu konferansta konuşan Karagöz, verem hastalığına neden olan koch basili konusunda öğrencileri bilgilendirdi.
Veremi ilk tanımlayan kişinin Hipokrat olduğunu kaydeden Karagöz, Abdülmecit, 2. Mahmut ve Goethe gibi tarihi kişiliklerin verem nedeniyle hayatlarını kaybettiğini hatırlattı.
Hastalığa neden olan koch basili mikrobunun 17 saatte bir çoğaldığını ve dış etkenlere karşı çok dayanıklı olduğunu ifade eden Karagöz, ''Basilin yavaş çoğalması hastalığın yavaş seyirli olmasını da beraberinde getirir. Basil duvarının yapısının yüzde 60'ı bal mumu denilen yağ ile kaplıdır. Bunun özelliği de basili çok dayanıklı yapmasıdır. Soğukta ölmez, oksijenli, oksijensiz ve asitli ortamda yaşayabilir. Kısacası her türlü ortama rahatlıkla ayak uydurabilin bir basildir. Çoğalmadan yıllarca uyuyabilir'' diye konuştu.
Karagöz, çiçek hastalığı gibi pek çok hastalığın ortadan kalkmış olmasına rağmen, veremin ilk günkü etkinliğini sürdürdüğünü bildirdi.
Koch basilinin vücudun direnç mekanizmasının büyük bir bölümünü imha ettiğini ifade eden Karagöz, şunları söyledi:
''Basillerin imha edilemeyen kısmı uyku konumuna geçer. Vücutlarında basil taşıyan insanlar vücut dirençlerinin düşmesi nedeniyle ve basillerin birden çoğalmaya başlamasıyla verem oluyorlar. Stres, açlık, alkol bağımlılığı, yetersiz beslenme, kötü yaşam koşulları, HIV virüsü, diyabet, kortizon kullanımı ve kemoterapi nedeniyle vücudun direnci düşüyor ve uyumakta olan basiller çoğalmaya başlayarak tüberküloz hastalığını meydana getirmeye başlıyor.''
 
-BULAŞICILIK-
 
Solunum yolları hastalığı olarak değerlendirilen veremin oldukça bulaşıcı bir hastalık türü olduğunu kaydeden Karagöz, hastalığın konuşma ve öksürmeyle bulaşabildiğini belirtti.
 Hastalar öksürmeyle tükürük damlacıkları çıkardığını dile getiren Karagöz, ''Bu damlacıklar ortamda yaklaşık üç saat boyunca havada asılı kalır. Bu damlacıkları soluyan kişiler enfekte olur. Koğuşlar ve sınıflar gibi kapalı ortamlarda öksürük, yoluyla atılan basiller birçok masum insanın bu mikrobu almasına neden olur. Böyle kolay bulaşması da hastalığın neden alt edilemediğini göstermektedir'' diye konuştu.
Hastalığın yaygınlığını belirlemek amacıyla enfeksiyon havuzu kavramının türetildiğini kaydeden Karagöz, şöyle konuştu:
''Enfeksiyon havuzu kavramı vücutlarında verem mikrobu bulunan, ama hasta olmayan insanların oluşturduğu havuzu tanımlar. Dünya nüfusunun yüzde 25'i bu havuzdadır. Dünya nüfusunu 8 milyar kabul ederseniz, vücudunda 2 milyar insan verem mikrobu taşıyor demektir. Türkiye nüfusunun da yüzde 15'i bu havuzdadır. Bu az bir rakam değildir. Türkiye'de her yıl bin kişiden 3'ü tüberküloz hastası olur. Dünya Sağlık Örgütü'ne bildirilen resmi rakamlara göre Türkiye'de her yıl 25 bin kişi tüberküloz hastası olmaktadır. Biz resmi olmayan rakamları da dikkate alarak, her yıl 30 bin kişinin tüberküloza yakalandığını öngörüyoruz. Tüberküloz basiliyle enfekte kişi sayısı da yaklaşık 10 milyondur. Türkiye'de 10 milyon kişi vücudunda verem mikrobu taşıyor ve her yıl 30 bin kişi vereme yakalanıyor.''
Tüberküloz hastalarının mevcut ilaçlarla yüzde 100 oranında iyileştirilebileceğini ifade eden Karagöz, uzun süre öksürük ve balgam şikayeti olan kişilerin doktora başvurmaları gerektiğini sözlerini ekledi.
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol