|
Sevgili Okur;
İnsan zihni kapalı bir kutu gibidir. Burda ne fırtınalar kopar, ne depremler yaşanır ya da yaşanan kaçıncı bahardır bilinmez. Ama insanoğlu bu bilinmezliğin, bu kapalı kutunun anahtarını yazıda bulmuştur. Bende ilk yazımla zihnimin karanlık odalarının anahtarını sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Hepinize iyi okumalar…
Her insan mutlu olmak, mutluluğa giden yolun haritasını bulmak ister. Peki, bu yola nasıl girilir? Hayatımızda bu yola açılacak olan kapının anahtarı kimdedir, nerede saklıdır? Cevabı uzaklarda aramamıza gerek yok çünkü cevap çok yakınımızda kendimizdedir.
Bazen ufak bir tebessüm bazense bir parça ekmek mutlu olmaya yeterken bazense çuvallar dolusu para mutlu etmeye yetmez insanı. Bu yüzden her insanın farklı bir tanımı vardır mutluluk üzerine. Peki ya hepimiz için geçerli bir mutluluk tanımı yapmak mümkün müdür? Sorunun temel odak noktasının insan olması sorunumuzu somutlaştırarak çözümü kolaylaştırıyor.
Her insanın yaşamında sınırlar vardır ve insan bu sınırlar çevresinde yaşamını sürdürür. İnsan bazen bu sınırları aşmak ister ama engellerle karşılaşır. Oysaki sınırlarının bilincinde olan bir insan böyle bir davranışa kalkışmaz. Sınırlarının bilincinde olmak ise gerçekçi düşünceyi gerektirir. Yaşamının sınırlarını gerçekçi bir gözleme tabi tutamayan bir insan kendine hep ulaşılması zor ve imkânsız hedefler belirleyecektir. Böyle olunsa birey sınırlarının dışında kalan hedeflerine ulaşamayarak mutsuz konuma düşecektir.
Her birey sınırları içerisinde hedefler belirlemeli, mutluluğu sınırları içerisinde aramalıdır. Bunu yaptığınızda mutluluğa giden yolda safınızı alacaksınız.
Mutlu olmak sizin ellerinizde yeter ki pembe hayaller dünyanızdan bir an önce uyanın hayatınıza daha gerçekçi gözlerle bakın. O zaman gerçeklerle yüzleşerek elinizdekilerle mutlu olabilmenin keyfine bakacaksınız.
Yüzünüzden gülücükleri, kalbinizden sevgiyi eksik etmemeniz umuduyla. Bir sonraki yazımda buluşmak ümidiyle. Hoşcakalın…
Gürkan GÜROL
15 Ocak 2009
|
