Vurma Diyen Bir Bağırış

                                                                           Vurma Diyen Bir Bağırış


Dün gar meydanında bir arkadaşımı beklerken, ufak tefek gözleri yemyeşil bir çingene çocuğu geldi yanıma.
Üzerindeki kıyafetler pislik içindeydi.Ayaklarını soğuktan koruyacak bir ayakkabısı yoktu.
Onun yerine yırtılan yeri dikilmiş, kendisine biraz büyük gelen terlikler vardı.
Saçları omuzlarından aşağı düşüyordu.Yürüyen insanların yanına yanaşıyor ve para istiyordu.
Bazıları karşısındaki ufak bir çocuk değilmiş gibi itip kakıyordu.Bazıları ise cebinde bulunan üç beş
kuruşu çocuğun avucuna koyup "Al parayı yeter ki gözüm görmesin seni!" dercesine hızlı adımlarla uzaklaşıyordu.

Hani insan kendisine bakıldığını hisseder ve bakışların olduğu yöne doğru döner ya o ufak kızda aynı şekilde döndü
bana doğru.Çöpleşmiş saçlarının arasında parlayan yeşil gözleri ile bana bakarak yanıma geldi.
-Abla bana para verir misin?Karnım çok aç dedi bir solukta.Herkese aynı cümleyi kuruyordu.Belli ki ezberletmişti
birileri ona bu cümleleri.Düşündüm eğer para verirsem bu kız çocuğuna gitmeyeceğini biliyordum.Bir şekilde yardım
etmezsemde vicdanımın beni rahat bırakmayacağınıda biliyordum.Bu yüzden ona,
-Sana para veremem ama sana yemek alabilirim dedim
-Tamam dedi.Belli ki gerçekten acıkmıştı.Pastaneye doğru yürümeye başladığımda küçük adımları bana yetişebilmek
için hızlanmıştı.
-Adın ne senin? dedim
-Elif dedi.
-Kaç yaşındasın Elif? diye sorduğumda
-7 dedi.
Ona simit, poğaça ve birde ayran aldım.Gara geri dönmek için yürümeye başladığımızda onun yüzünde çok tatlı bir tebessüm
belirmişti.Hem yiyor hemde acıklı ama umut dolu bir şarkıyı mırıldanır gibi sorduğum sorulara cevap veriyordu.Ben Elif'e
Yiyecek bir şeyler alırken arkdaşımda buluşma yerine gelmişti.Arkadaşımı gördüğümde bana "yanında ki de ne öyle" der gibi
baktığını fark ettim fakat umursamıyordum çünkü birine yardımcı olabildiğim için kalbim huzur doluydu.
Arkadaşımın yanında durdum ve Elif'e "hoşça kal" dedim.Gülümsedi ve garın merdivenleri
önünde dikilen şalvarlı üç kadının yanına doğru yürüdü.Kadınların yanında bir kaç çocuk daha vardı.Anladım Elif'i bu soğukta
çalışmaya zorlayanlar o üç kadındı.Belkide annesiydi biri.Sonra "Vurma" diyen bir bağırış duydum.Kadınlardan
biri Elif'i dövüyordu.Vururkende "para alacaksın yiyecek değil" diyordu.İnsanlar sanki hiç bir şey yokmuş gibi yollarına
devam ediyordu.Biride "Kardeşim sen ne yapıyorsun.O daha ufacık bir çocuk" demiyordu.Ben o tarafa doğru yürümeye başladığımda
kadın Elif'i bıraktı.Bende arkdaşımın yanına geri döndüm.Gördüğüm manzara beni ürküttü.Öncelikle Okula gitmesi gereken çocuklar
polis karakoluna yakın bir yerde dilendirilebiliyordu.Ardından şehrin göbeğinde bir insan para değilde yemek aldığı için
feci şekilde dövülüyor ve kimse buna sesini çıkarmıyordu.Böylesine bir tepkisizliğe tepkimin olmaması mümkün değil!
Gözlerimiz, kulaklarımız nerede mühürlendi bilmiyorum ama o mühürleri bir an önce kırmayı başaramazsak çok daha kötü
durumlarla karşılacağımıza eminim.Unutmayalım kötülüklere tepkisizlikler her zaman daha kötüyü doğurmuştur...

Didem Karşılan
14 Şubat 2009


 DİDEM KARŞILAN'IN TÜM KÖŞE YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol