HENDEK HABER ONLİNE : Uluslararası Disiplinlerarası Kadın Çalışmaları Kongresi Başladı
HENDEK HABER ONLİNE : Uluslararası Disiplinlerarası Kadın Çalışmaları Kongresi Başladı

Uluslararası Disiplinlerarası Kadın Çalışmaları Kongresi Başladı

Sakarya Üniversitesi tarafından 5-7 Mart 2009 tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Disiplinlerarası Kadın Çalışmaları Kongresi başladı. Kültür ve Kongre Merkezi’nde saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan törende sırasıyla  Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Binnaz Baytekin, Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu birer konuşma yaptılar. Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman yaptığı konuşmada toplumların temel taşı olan ailenin kurucusu, kollayıcısı olan kadınların, özellikle ülkemizde yaşadıkları sorunlar hepimiz tarafından bilindiğini belirterek; “Düşük ücretler, eksik sosyal haklar, işsizlik ve şiddet sadece Türk kadınının değil dünya kadınlarının hala en temel ortak sorunu olmaya devam etmektedir. Dünyadaki uluslararası kadın platformları ve kadın odaklı sivil toplum kuruluşları, bu sorunların temelinde yatan en önemli gerçeğin eğitimsizlik olduğunu her yıl hep bir ağızdan dile getirmektedirler” dedi. Durman Kadınların haklarını elde etmesi ya da toplumda kadının hak ettiği yere gelmesini sağlayarak cinsel ayrımcılığı ortadan kaldırmanın yolunun çağdaş bir eğitim sisteminden geçtiği ifade ederek şunları söyledi: “Eğitilmesi gerekenler sadece kadınlarımız değil; başta çocuklarımız olmak üzere erkeklerinde cinsiyet ayrımı, şiddet ve sosyal haklar konusunda eğitilmesi ve gerçek eşitlik anlayışı ve kültürünün, iş, aile ve sosyal hayatımızın merkezine oturtulması gerekmektedir. Demokrasinin, eşitliğin ve medeniyetin yolu çağdaş bir eğitim sistemi ve bu sistemi taçlandıran üniversitelerden geçmektedir. Sadece bu şehrin ve bölgenin değil, Türkiye’nin örnek bir üniversitesi olma yolunda hızla ilerleyen Sakarya Üniversitesi gücünü, dinamizmini, hoşgörü ve sonsuz sevgisini özveriyle çalışan kadın iş gücünden almaktadır. Evrensel değerleri, bilim, teknoloji ve çağdaşlığı kendine rehber edinen Sakarya Üniversitesi’nin aydınlık yüzleri, çalışan ve üreten bilim ve hizmet kadınlarıdır. Bugün üniversitemizde 320siakademik, 159’uidari kadrolarda olmak üzere toplam 479 kadın personelimizbulunmakta ve onlar toplam 1.804 personelimizin %26’sını ve kurumumuzun en değerli entelektüel sermayesini oluşturmaktadır”
Sakarya Üniversitesi’ndeki öğrenci dağılımına bakıldığında öğrenim görmekte olan toplam 45.576 öğrencinin 17.986’sını yani yaklaşık %46’sını bayan öğrencilerin oluştuğuna dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman şunları söyledi: “Bu öğrencilerimizin her biri, Sakarya Üniversitesi’nden aldıkları çağdaş eğitim ve öğrenim sonrası, kadın hakları konusunda bilinçli, onları gözetecek ve gelişmesine katkı sağlayacak akademisyen, öğretmen, hemşire, iktisatçı, mühendis, sanatçı gibi çeşitli mesleklere sahip olacaklardır. Bugün ülkemizdeki üniversitelerde görev yapan bayan personel ve öğrenim gören bayan öğrenci sayılarına baktığımızda da üniversitemizdeki oranlara benzer bir tabloyu görmekteyiz. Bu rakamlar, Türk Kadınının Türk Yükseköğretim Sistemi’nde geldiği başarılı noktanın bir sembolü ve büyük Önder Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Çağdaş Cumhuriyetimizin ve devrimlerinin başarısının ve kadınlarımıza sağladığı eşit olanakların önemli bir göstergesidir. Bu başarının ülkemizde ve üniversitemizde daha da artması en büyük dileğimizdir”
Kongrenin açılış töreninde konuşan Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye'nin kadınların iş gücüne katılım oranında Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle kıyaslandığında son sıralarda yer aldığını söyledi.Yalçındağ, kadın sorunlarının çözümü konusunda Türkiye'de yapılan düzenlemelerle ilklere imza atıldığını belirtti. Eğitim, aile içi şiddet ve siyaset konusunda kamuoyunda artan bir duyarlılık düzeyi oluştuğunu ifade eden Yalçındağ, bütün gelişmelere rağmen kadınların eğitim, iş gücü ve karar alma mekanizmalarında yetersiz oranda temsil edildiklerini belirterek, şunları söyledi:
''Maalesef Türkiye kadının iş gücüne katılım oranında sadece Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslandığında, son sıralarda yer alıyor. Bunun eğitim ve kırsal kesimden şehre göç gibi çok yönlü nedenleri var. Bunu aşmak için ebeveyn izni gibi yasalar çıkarılmalı, çocuk bakımına erişim için kapsamlı politikalar üretilmeli. Yerel yönetimler çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinde daha çok sorumluluk üstlenmeli. İş ve aile yaşamını destekleyici politikalar, kadınların iş gücü piyasasında yer almalarının desteklenmesi gerekir. Kadınlar için esnek çalışma biçimleri, özellikle kadınların iş gücü piyasasında kalmaları için bir alternatif sunmakla beraber, henüz Türkiye'de yaygın bir çalışma biçimi haline gelememiştir. Esnek çalışmanın güvenli boyutu dikkate alınarak Türkiye'de yaygınlaştırılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.''
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2008 yılında kadın işsizlerin oranının yüzde 12,7'ye ulaştığına dikkat çeken Yalçındağ, tarım dışı kadın işsizlik oranın da yüzde 20,5 seviyesinde olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Kentlerde iş arayan her 5 kadından biri işsiz. Kriz öncesi de kadının iş gücü piyasasına katılım oranı arzu edilen düzeyin çok uzağındaydı. TBMM'de kabul edilen istihdam paketi kadınların ve gençlerin istihdamının teşvik edilmesi konusunda önemli açılımlar yapıyor. Ancak ulusal bir kadın istihdam politikası olmadan da bu tabloyu değiştirmek oldukça zor. Kadınların siyasetteki varlığı da istenilen düzeyde değil. Türkiye dünyada kadınların yerel yönetimlerde temsilinin en düşük olduğu ülkelerden biri. Siyasette de erkeklerin hakim olduğu bir yapı mevcut. Belediye meclislerinde kadın temsil oranı sadece yüzde 2,5. Kadın belediye başkan sayımız ise yüzde 0,6. 29 Mart seçimlerinde de durum farklı değil. Kadınların siyasette ve diğer alanlarda katılmasını el birliği ile sağlamalıyız.''
Mecliste kadın ve erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalar yapacak bir komisyon kurulmasına dair kanun teklifinin kabul edildiğini hatırlatan Yalçındağ, söz konusu gelişmeyi memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.
Türkiye'nin AB'ye giriş sürecinin kadın açısından olumlu bir itici güç olduğunu kaydeden Yalçındağ, ''Türkiye'nin ortak özellikler taşıyan bazı ülkelerdeki AB'ye katılım süreci kadın erkek eşitliğinin sağlanması konusunda bir çok adımın atılmasında önemli bir faktör olmuştur. Türkiye'de de kadın hakları ve uygulama performansları konusunda benzer dönüşümlerin yaşanacağı, AB adaylığının bu sürece ivme katarak itici bir güç olacağını öngörüyoruz'' diye konuştu.
 
 Kongrenin açılışına katılan Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu 'Haydi Kızlar Okula', 'Ana Kız Okuldayız' gibi eğitim alanında yürütülen kampanyalarla kız çocuklarının okullaşma oranını yüzde 93'lere çıkardıklarını söyledi. Çubukçu, kadınların toplumsal hayatta karşılaştıkları sorunların çok boyutlu ve kapsamlı bir konu olduğunu belirtti.
Kadınların istihdamdan şiddete, sağlıktan eğitime birçok alanda sorun yaşadıklarını kaydeden Çubukçu, sorunların yerel düzeyde tartışılması ve üniversitelerde ele alınmasının çözüm yolları geliştirilmesi açısından önem taşıdığını belirterek, şunları söyledi:
''Kadın sorunlarının çözümü konusunda kadın örgütleri başta olmak üzere toplumun bütün kesimleri birlikte çözüm aramaktan yanayız. Bütün kesimlerin önerilerini dikkate alıyoruz. Böyle bir yaklaşımla kadın ve erkek eşitliğini gerçekleştirmek, cinsler arasındaki eşitliğin ve insan hakkının sosyal adalet ve demokratik temsil olduğu görüşünü toplumsal sisteme yansıtmak için önemli çalışmalar yapıyoruz. İnsan haklarından söz ederken, her insanın temel hak ve özgürlüklere hiçbir ayrım gözetmeksizin fırsat eşitliği çerçevesinde ve ayrımcılık kabul edilmeden ulaşılması gereği vurgulanır. Halen kadınlarla ilgili sorunları tartışıyor olmamız dünyanın bu hızlı ilerleyişi karşısında son derece manidardır. Dünya birçok açıdan çok hızlı ilerliyor. İletişim çağındayız ama maalesef 19. yy'da hak arama ilkesiyle başlayan kadın hareketinin 21. yy'da halen şiddet sorunun benzer şekilde ifade ediliyor olması aslında kadın hakları alanında dünyamızın son derece yavaş ilerlediğini gösteriyor.''
Kadın sorunları konusundaki yavaş ilerlemenin sorunların çözümü konusunda hızlı adımlar atılması gerekliliğini ortaya çıkardığını ifade eden Çubukçu, ''En azından bundan sonra yetişecek nesillerde kız çocuklarımızın herhangi bir şekilde ayrımcılığa uğramadan bu hak kazanımlarıyla dünyaya gelmelerini temenni ediyoruz'' diye konuştu.
 
Toplumsal kalkınmadan kadınların erkeklerle eşit oranda yararlanamadıklarına dikkat çeken Çubukçu, Türkiye'deki en yoksul kesimi kadınlar ve çocukların oluşturduğunu ifade etti.
Dünyada gayrimenkullerin dağılımına bakıldığında yüzde 99'ununun erkeklere ait olduğunun tespit edildiğini kaydeden Çubukçu, dünyanın en yoksul kesiminin yüzde 60'ını kadın ve çocukların oluşturduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Dünyada refahtan pay alamayan kadınlar kendi paylarına düşenden daha fazla yoksul ve şiddete uğruyorlar. Bu genel adaletsizliğin bir şekilde adil demokratik şekle dönüştürülmesi gerekiyor. Bu sonuçlara baktığımız zaman da kadınların toplumsal hayata demokratik açıdan kalkınmanın da bir faydası olarak katılımı bir ülkenin gerçek anlamda demokrasiye, gerçek anlamda kalkınmaya ulaşmasının temel noktasını oluşturuyor. İş Kanunu, Ceza Kanunu ve bütün alanlarda yapılan değişiklikler gerçekten dünya ile eş zamanlı şekilde ve hatta bazı ülkelerden daha iyi ilerlediğimizi gösteriyor. Takdir edersiniz ki yasal değişikliklerin toplumsal hayata adaptasyonu o kadar da kolay ve hızlı değil.''
Meclisten çıkan yasaların kadınların sorunun çözümü konusunda yeterli olmadığının bilincinde olduklarını kaydeden Çubukçu, 15 dakikada mecliste onaylanan kanunların toplumsal hayata adaptasyonunun 15 yıl sürebildiğini belirtti.
Yasaların toplum tarafından benimsenmesi için her kesimin top yekün katkı sağlaması gerektiğini bildiren Çubukçu, şöyle konuştu:
''Eğitim alanında 'Haydi Kızlar Okula', 'Ana Kız Okuldayız' gibi kampanyalarla kız çocuklarının okullaşma oranını yüzde 93'lere çıkardık. Eminim ki milli eğitimin hedefi 2012 yılında bütün kız çocuklarını okullaşma oranında yüzde 100'e ulaştırmaktır. Bu anlamda uygulanan tüm politika ve projeler emin olun ki çok yüksek değerlerde katkı sağlıyor. Kampanyaların psikolojik eşiği aşma noktasında çok önemli katkıları olduğunu düşünüyorum. Bu konuda kendimizi sorumlu hissetmeli ve okula gönderilmeyen bir kız çocuğu gördüğümüzde duruma müdahale etmeliyiz. Bunun yanında eğitim alanında atılan adımlar ve yürütülen çalışmalar ve çabalardan aldığımız sonuçlar sevindirici. Bu anlamda hayal kurmadığımızı gerçek hedeflere doğru yaklaştığımızı vurgulamak isterim.''
Üniversite mezunu kadınların istihdama katılım oranının yüzde 67 ile AB ortalamasının üzerinde olduğunu kaydeden Çubukçu, kadınların mesleki eğitim başta olmak üzere eğitim almaları gerektiğini söyledi.
Araştırmaların eğitim gören kadınların daha az şiddete maruz kaldıklarını gösterdiğini ifade eden Çubukçu,  sözlerine şöyle devam itti:
''Şiddet raporlarına baktığımızda yüksek eğitim gören kadınların şiddete maruz kalma oranının daha düşük olduğunu görüyoruz. Kadınların birçok temel sorunlarının çözümünün temel taşını eğitim oluşturuyor. Gerçekten kadınların istihdama katılım oranı son 10 yılda belirli bir şekilde düşüyor. Bunun çeşitli nedenleri var. Kırsal kesimden kente göç etmek, kayıt dışı ekonominin ucuz sömürü aracı olarak kadınların kullanılması gibi birçok neden var. Bu konuda çok önemli çalışmalar da yapıldı. Sigorta primlerinin karşılanması gibi. Kadınların çalışma koşulları da temel insan haklarına çok uyun değil. Hepimize bu anlamda sorumluluk düşüyor. Eğitimle güçlendirilmiş kadınlarımızın her şeyden önce bu ülkenin geleceğini inşa edeceğini bilmek gerekiyor. Hiçbir ülke örneği yoktur ki kadınları ve kız çocukları ayrımcılığa uğramış ama bu ülke gelişmiş ülke olsun.''
Kadınların maruz kaldıkları şiddetin de önemli sorunlardan biri olduğunu bildiren Çubukçu, ''Gerçekten bu alanda hem yürütülen kampanya ve çalışmalar bu konudaki farkındalığı arttırdı. Son araştırmalarımıza göre  kadınların büyük bir oranı şiddete uğruyor ve ne acıdır ki şiddete uğrayan kadınların yüzde 48'i bundan kimseye bahsetmiyor. Dolayısıyla sessiz bir şekilde yaşanan kadının onuruna yönelmiş, belki de kişisel gelişimini değiştiren, kendine olan özgüvenini kaybettiren bu vahim tablonun değişmesi için de çok çaba sarf etmemiz gerekiyor'' diye konuştu. 
Açılış konuşmalarının ardından Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülkü Arıboğan, Bartın Üniversitesi Rektörü Ramazan Kaplan, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu ve Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektörü Ülkü Taneri’nin konuşmacı olarak katıldığı “Akademik Yaşamda Kadın/Akademik Bakış Açısıyla Kadın” konulu panel gerçekleştirildi. Devlet Konseravutavarı’nın mini konserinin ardından kongrenin açılış töreni sona erdi. Açılış töreninde Sakarya Valisi Hüseyin Atak Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’ya Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’a günün anısına birer plaket sundular.
    












KAYNAK : http://www.sakarya.edu.tr/?pid=haber&hbr=3408
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol